Uyku Apnesi

Erişkinlerde uyku bozukluğuna yol açan hastalıklardan en önemlisi uyku apnesidir. Uykuda nefesin 10 saniye ve daha uzun süreyle kesilmesi apne olarak adlandırılır. Solunumun yavaşlamasına ise hipopne denir. Uykuda nefes kesilmelerinin sayısı saatte 5’in üstünde ise tıkayıcı tipte uyku apnesi sendromu söz konusudur. Apne sırasında kandaki karbondioksit miktarı artar ve oksijen miktarı düşer. Apne uzadıkça bu düşme ciddi derecelere varabilir. Kalbin dakikadaki atım sayısı düşer ve ritim bozulabilir. Bu durum kalp krizi ve kalbin durması ihtimalini arttırır.

Bu hastalığın önemi, sinsi ilerlemesi ve ölüme kadar gidebilecek kötü sonuçlar doğurabilmesidir. Uyku apneli hastanın yaşam kalitesi bozulur. Her zaman, her yerde, hatta direksiyon başında bile uyuyabilir. Yüksek şiddette horlaması çevreyi rahatsız eder. Ses o kadar yüksektir ki bazen kendisi bile horlama sesinden uyanır. İşe yorgun gider, dikkatini toplamakta güçlük çeker. Çalışma zevki yok olur. Eve çok yorgun döner, televizyon karşısında uyuklamaya başlar. Ailesi ve çevresiyle iletişimi bozulur. Tedavi edilmemiş uyku apnesi, kişiyi; hipertansiyon, enfarktüs ve kalp ritmi bozukluklarında yüksek risk grubuna sokar. Trafik kazası da bir diğer risktir.

Uyku apnesinin tedavisi mümkündür, temel sorun, tanıdır. Dünyadaki uyku apnesi hastalarının yüzde 80-90’ına henüz tanı konulamadığı hesaplanmıştır; bu oranın Türkiye’de yüzde 95-98 olduğu sanılmaktadır. ABD’de uyku apnesi hastalarına, bu hastalıkla ortalama 10 yıl yaşadıktan sonra tanı konulabilmektedir.

Üst solunum yollarındaki darlıklar uyku apnesine neden olmaktadır. Kilo fazlası olanlarda, kısa ve kalın boyunlularda daha sık görülür. Bazen kullanılan ilaçlar ve yüzdeki anatomik bozukluklar apne nedeni olabilmektedir. Darlık sebepleri şunlar olabilir:

  • Burundaki et ya da kemik eğriliğinin yaptığı burun tıkanıklıkları
  • Yumuşak damak ve küçük dildeki sarkmalar, uzamalar ve kas gevşemesi
  • Dil kökü ve boğaz kaslarında gerginlik azalması, dil kökünde büyüme
  • Bademciklerin ve çocuklarda geniz etinin ileri derecede büyük olması gibi…

Hafif uyku apnesi olan vakalarda eğer obezite ön planda ise hastaya diyetisyen takibi yapılmalıdır. Üst solunum yollarında belirgin anatomik darlıklar var ise Kulak Burun Boğaz uzmanı tarafından cerrahi girişim yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Orta ve ileri derecede uyku apnesi olan vakalarda ise pozitif hava basıncı (CPAP) tedavisi uygulanmalıdır. Tedavi etkisine ve hastanın tercihine göre otomatik ayarlarda düzenleme yapılarak ya da sabit basınçlı cihaza geçilerek hasta takibe alınmalıdır. CPAP cihazı kullanmakta güçlük çeken ya da hafif derece vakalarda ağız içi aparey ile alt çene öne alınarak dilin geriye düşüp üst solunum yolunu tıkaması önlenebilir.

Ameliyata uygun olmayan veya ameliyatla iyi sonuç alınamayan hastalarda kullanılan ve başarı yüzdesi çok yüksek olan bir yöntem de CPAP adı verilen bir cihazın kullanılmasıdır. Bu cihaz uyku sırasında takılan bir maske ile basınçlı hava solunmasını sağlar. Bu basınçlı hava ile solunum yollarının uyku sırasında daralması önlenmiş olur. Nerdeyse bütün hastalar bu cihazdan fayda görür. CPAP’ın dezavantajları, bir maske takılmak zorunda kalınması, çok pahalı olması, cihazın çıkardığı gürültünün hastayı rahatsız etmesi sayılabilir.